Sarayını büyütmek isteyen bir padişah vardı. Şöyle diyordu:
- Bu saray bana çok küçük. Her taraftan büyütülmesi gerek.
Mimarlarına bu saraydan daha büyük bir saray yapmalarını emretti. Mimarlar araştırmaya, saray çevresindeki toprakların ölçüsünü almaya başladılar. Bir şey hariç, sarayın büyütülmesi için her şey uygundu.
Saray dört bir yandan büyütülse, kare şeklinde, çok güzel ve süslü bir yapı olacaktı. Fakat bu karenin bir köşesinde, bu işe razı olmayan, yaşlı bir kadının evi vardı.
Padişah bir adamını kadının evine gönderdi. Adam şöyle dedi:
- Padişah, evini çok uygun bir fiyata almaya hazır. Alacağın bu parayla başka bir yerde çok daha büyük bir ev yaptırabilirsin.
Yaşlı kadın padişahın adamına şöyle dedi:
- Yıllardır bu evde yaşıyorum. Bu evde geçen çok güzel hatıralarım var. Ben bu hatıralarla yaşıyorum. Padişaha selamlarımı iletin ve evimi satmayacağımı söyleyin.
Adam tehditkâr bir üslupla şöyle dedi:
- İhtimal ki padişah bu cevaptan hoşlanmayacak, seni huzuruna çağırtacak. O zaman da böyle deme cesaretini gösterebilecek misin?
Yaşlı kadın şöyle cevap verdi:
- Evet. Bu cevabımı da ona söyleyin!
Adam saraya döndü, padişaha olanları anlattı. Kadını padişahın huzuruna çağırdılar. Yaşlı kadın biraz öfkeli şöyle dedi:
- Ey padişah, bu evin satılması lafı neyin nesi? Senin bu evle ne işin var? Bu hırsla devam edersen bütün dünyaya sahip olsan da gözün doymaz.
Aradan birkaç gün geçti. Kadının sözlerinden dolayı kızgın olan padişah, adamlarına yaşlı kadını gözlemeleri emrini verdi. Kadının evinden gittiğini söyledikleri bir gün, şu emri verdi:
- Evini yerle bir edin ve sarayımı da plâna göre yapın.
Yaşlı kadın evine döndüğünde, şaşkınlıktan donakaldı. Gözlerine inanamıyordu. Eşyaları bir kenara atılmış, evi yerle bir edilmişti. Etrafta çok sayıda işçi düzeltme ve yapım işleriyle uğraşıyordu.
Yaşlı kadın kendisine geldikten sonra içinde derin bir kin ateşi oluştu. Gözlerinden yaşlar boşandı, işçiler onu teselli etmeye çalıştılar.
Ne yapması gerekiyordu?
Hangi hakime şikayet etmeliydi?
Böyle bir zalimden bir mazlumun hakkını alabilecek kişi nerededir?
Kimdir o?
Kimdir?
Yaşlı kadın yere oturdu. İnlemeye, ağlamaya başladı. Sonra şöyle feryat etti:
- Allahım, ey Allahım! Ben burada yoktum, ama sen vardın. Niçin zalimi engellemedin? Neredeydin ey Allahım, neredeydin?
Sonra yaşlı kadın feryat etmeyi bıraktı, içinden derin bir ah çekti, bu ahla canı bedeninden kurtuldu ve Yüce Allah'a yöneldi. Bundan sonra da olması gereken şey oldu.
Ansızın kapkara bir bulut gökyüzünü kapladı. Şiddetli bir sarsıntı da yeryüzünü harekete geçirdi. Sarayındaki padişah, sarayın sütun ve tavanlarının yıkılarak toprağa gömüldüğünü gördü.
HZ. FERİDÜDDİN ATTAR (K.S.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder