Vird - Zikir Dersi

Tasavvufta hedef, kalbi gafletten uyandırıp Yüce Allah’a bağlayarak ebedi huzuru ele geçirmektir. Bunun en birinci ve en kolay yolu, kalbi devamlı zikirle meşgul etmektir. Zikir, kalbi Yüce Allah’a bağlayan en kısa, en kolay bir yoldur. Zikrin en büyük fazileti, zikreden kulu, Yüce Allah’ın özel olarak huzurunda zikretmesidir.

Alemlerin Rabbi Yüce Mevla’mızın: “Siz beni zikredin; ben de sizi zikredeyim.” Müjdesi, zikrin faziletini anlatmaya yeter de atar bile.

Şu kudsi hadis de, zikir ehline özel müjde vermektedir:“Kulum beni zikrettiğinde, ben onunla beraberim. Kulum beni gizlice içinden zikrederse, ben de onu özel olarak zatımla zikrederim. O beni bir topluluk içinde zikrederse, ben de onu daha hayırlı bir topluluk içinde ( meleklerimin arasında ) zikrederim.”

Şu ayet gerçek akıl sahiplerini bize tanıtmaktadır:“O gerçek akıl sahipleri, ayakta (yürürken) otururken ve yanları üzere yatarken ( bütün hâl ve zamanlarında ) Allah’ı zikrederler. Göklerin ve yerin yaratılışını tefekkür ederler.”

Büyük müfessir Fahruddin Razî (rah): “Bir kalp ancak Yüce Allah’ın muhabbeti ile dirilir, sevgisiyle hayat bulur, zikriyle huzura erer, diyor ve ekliyor: Bir kul ancak diliyle zikir, azalarıyla şükür, kalbiyle fikir içinde kaybolup bütün varlığı ile devamlı Allah’a kulluk yaptığında gerçek insan olur.”

Diğer bir ayette Yüce Allah, kendisi ile her an beraber olanların hâlini şöyle belirtir:“Onlar öyle erlerdir ki, herhangi bir ticaret ve alışveriş kendilerini Allah’ı zikretmekten, namazı kılmaktan ve zekatı vermekten alıkoymaz. Onlar, yüreklerin ve gözlerin dehşetten ters döneceği ahiret gününden korkarlar.”

Allame Âlusî (rah.) bu ayetin tefsirinde der ki: “İslam Ümmeti içinde bir çok ehl-i tarik ve özellikle Nakşibendî büyükleri, ayette anlatılan daimî zikir hâline ulaşmışlar ve bu zikre ulaşmayı en büyük gaye edinmişlerdir. Zikir onların kalbinde iyice yerleşmiştir. Öyle ki hiçbir halde Yüce Allah’ı zikirden gafil olmazlar.”

İşte Allah dostları, bizlere bu zikir çeşidini yaptırarak, bizleri bu müjdelere ulaştırmak istemektedir.Hz. Resûlullah (s.a.v) Efendimiz: “Zikrin en hayırlısı, gizli zikirdir,” buyurmuşlardır.

Arifler zikri, veliliğin diploması olarak tarif etmişlerdir. Zikirsiz, kalb uyanmaz, Allah dostu olunmaz. Gavs-ı Sânî Seyyid Abdulbaki (k.s) Hz.leri, bir sohbetlerinde zikir hakkında şöyle buyurdular:“Zikir kalbin gıdasıdır; gıdasını almayan kalp zayıflar, sonra ölür. Kalp ancak zikir ile beslenir, kuvvetlenir, tatlanır, manen hayat bulur. Haramlar ve işlenen günahlar ise, şeytanın gıdasıdır. İşlenen günahlar, insanın kalbini zayıflatır; onun düşmanı olan nefsi ve şeytanı kuvvetlendirir. Bu nedenle, insanın içinde kalp, nefis ve şeytan devamlı mücadele hâlindedir. Rabbü’l-Alemin: “Dikkat edin, uyanık olun; kalpler ancak Allah’ın zikriyle huzur bulur,” buyurmuştur

Vird, düzenli bir şekilde günlük olarak yapılan ders ve zikir demektir. Nakşibendilikte bu ders ve zikirler, gizli usulle yapılır. Bu yolda vird olarak uygulanan üç çeşit zikir vardır.

Birincisi kalp zikri, ikincisi letâif zikri, üçüncüsü de nefyu isbat zikridir. Bunları kısaca açıklayalım:

KALP ZİKRİ

Kalp zikri dersi almanın bazı şartları vardır:
1-Yukarıda anlatıldığı usullerde mürşide intisap edip adapları yapacak.
2-Sadatların isimlerini ezberleyecek.
3-Sağ elinin şehadet parmağı olacak.Bu ders herkese tavsiye edilir, kendi irade ve arzusuna bırakılır, zorla yaptırılmaz. Zikir dersi isteyen müride ilk olarak kalp zikri verilir. Kalbin üzerinde Lafza-i Celal (Allah) zikri çekilir. Bu zikir en az beş bindir. Bu sayının altına düşülmez. Onun nasıl çekileceğini bizzat mürşid veya onun görevlendirdiği vekili tarif eder. Bu zikir şu şekilde yapılır:Mürid, abdestli olarak kıbleye karşı adap üzere oturur. Önünde iki tane tesbih bulunur. Birisi zikir çekeceği tesbih. Diğeri de ne kadar çektiğini belirlemek için kullanacağı tesbih. Beş bin zikir çeken kimse yüzlük tesbihi elli defa devir yapacağı için bunu belirlemek için tesbihlerden birisinden elli tane ayırır ve onu sol eline alır. Başına ön tarafını dizlerine kadar örtecek bir bez atar. Beyaz bez tercih edilir. Sonra gözlerini kapatır. Zikre başlarken, günahların kalbi sardığı, bu hâlle gerçek zikrin çekilemeyeceği, ilahi yardıma muhtaç olduğunu düşünerek 25 defa estağfirullah der.Peşinden 8 (sekiz) adet Fatiha okuyup 8 şart kısmındaki sırayla bağışlar; ancak hediye edilen Sadatların ruhlarından istimdat isteme yoktur. Kalbin uyanması, toplanması ve zikre hazırlanması için biraz (beş dakika kadar veya daha kısa) mürşid rabıtası yapar, mürşidden manevi destek ve feyiz bekler. Sonra, sağ elindeki tespihini elinin başparmağı ile orta parmağını birleştirip sol memenin dört parmak aşağısındaki insani kalbinin üzerine kor. Dilini damağına yapıştırıp şehadet parmağı ile tespihi hızlıca çevirirken kalbiyle Allah Allah Allah diye zikreder. Yüzlük tespihi sonuna kadar çevirince, diliyle kendi duyacağı bir sesle: “ilahi ente maksûdî ve rızâke matlubî” der. Bunun anlamı şudur: ‘Allahım! Benim maksadım sensin, aradığım ise senin rızandır.’ Bunu söylerken, aynı anda bu sözünde sadık olmadığını, nefsinin yalancı olduğunu düşünür. Tekrar azimle zikrine devam eder.Bu duayı her yüzden sonra söyler ve böylece tespihi elli defa çevirerek 5 (beş) bin virdi tamamlar. Virdin sonunda, amelimi hakkıyla yapamadım diye üzülür, Allah’ın rahmetine güvenir, zikir esnasındaki kusurları için 25 defa estağfirullah der ve gözlerini açar.Vird esnasında rabıta yapılmaz, bu tehlikelidir. Virtte kalb sadece zikre bağlanır; alemlerin Rabbini zikrettiğini düşünür, bütün dikkatini kalbindeki zikirde toplar.Kalp zikrini vekiller 21 bine kadar artırabilirler. Alınan bir zikrin vücuda yerleşmesi ve vücudun zikre alışması için en az 4 ay çekilmesi güzel olur. Bundan sonra istenirse artırılır. Ancak özel durumlar ve gelişmeler olursa bu süreden önce de mürşide veya vekiline danışılır. 21 binden sonrası Letâif virdine girer ve onun zamanını mürşid belirler.

LETÂİF ZİKRİ

Önce letâifler hakkında biraz bilgi verelim.Letâif, insan vücuduna yerleştirilmiş manevi, nuranî cevherlere verilen bir isimdir. Bunlar gizli, sırlı ve iç bünyede saklı cevherlerdir. Baş gözüyle görülmezler, ancak gördükleri vazifelerden varlıkları anlaşılır. İnsanın aslı bunlardır. Bu cevherler mümin kafir her insanda mevcuttur. Kâmil mürşidler bu cevherleri ilim, tecrübe ve müşahede ile tanıyıp yerlerini ve vazifelerini tespit etmişlerdir. Bu konudaki açıklamaların özeti şudur:Cenab-ı Hakk (c.c) insanı on asıl şeyden yaratmıştır. Beşi mahlukat alemi denilen hâlk alemindendir. Bunlar toprak, su, hava ateş ve nefistir. Bunların başkanı ve hakimi nefistir. Ölçü ve hesap ile bilinebilen, gözle görülen ve incelenebilen cisimlerden oluşan aleme ‘hâlk alemi’ denir.Diğer beş unsur ise, asılları alem-i emirden olan insani kalb, ruh, sır, hafi ve ahfadır. Bunların başkanı ve hakimi kalptir.Ruhun sarayı kalptir. Ruh kalbe hâkimiyetini kurunca, kalp bedeni ona göre yönetir; ruh vasıtasıyla aldığı ilâhi feyiz ve terbiyeyi bedenin bütün işlerine yansıtır.

His, hayal, yön ve mekanla sınırlanmayan, mesafe ve maddesi olmayan, Allahu Teala’nın ‘ol’ emri ve iradesinin tecelli etmesiyle yaratılan şeylere ‘emir alemi’ denir. Allahu Teala yüce kudreti ve ince hikmetiyle her iki alemin latifelerini aşk yoluyla aralarını birleştirmiş ve kaynaştırmıştır. Öyle ki bunlar birbirinden ayrılmak istemezler. Bu aşktan dolayı hâlk aleminin latifeleri emir aleminin latifelerini hükmü altına almıştır.

Letaiflerin Vücuttaki Yerleri:

Kalb, sol memenin dört parmak altındadır. İlahi huzur ve tecelliyat mahâllidir.Ruh, sağ memenin dört parmak altındadır. İlahi aşk ve muhabbet mahâllidir.

Sır, sol memenin iki parmak üstündedir. İlahi marifet mahâllidir.Hafi, sağ memenin iki parmak üstündedir. ilahi tecelli ve nurlar içinde kaybolma mahallidir. Buna istiğrak denir.

Ahfa, göğüs kafesinin üst ucundan yani gırtlak çukurundan iki parmak kadar aşağıdır. İlâhî sır mahallidir. Gizli ilimler ve tecelliler merkezidir. Burada elde edilen duruma izmihlal denir.

Nefs latifesinin yeri iki kaşın ortasıdır.

Bütün latifelerin merkezi kalptir. Kalb ruhun sarayı hükmündedir. Terbiye olmamış nefs, devamlı kötülüğü emreden sıfatıyla kalbi tamamen hükmü altına aldığı zaman, kalbden Allah için hiç bir hayırlı amel çıkmaz. Bu durumda ruh da, nefsin arzularına bağımlı hâle gelir. Artık kalb ve ruh asli vazifelerinden uzaklaşmış ve ölmüşçesine gaflete düşmüş olurlar. Bu hâl kalbin perdelenmesi ve günahlarla kararmasıdır. İnsanın bu durumdan kurtulması için çok ciddi bir tedaviye ihtiyacı vardır. Bu tedavinin en güzel ve en kolay yolu bir mürşid-i kâmilin elinden tövbe alıp, kendisine intisap edip manevi terbiyeden geçmektir.

Mürşid-i kâmil, kendisine intisap eden müride önce güzel bir tövbe yaptırır. Sonra zikir telkin eder. Bu zikrin nuru ilk olarak kalbe, sonraları diğer letaiflere sirayet eder. Zikre devam edildiğinde kalpten Allahu Teala’nın sevmediği ve razı olmadığı düşünceler silinip gider. Zikir kalbe iyice yerleşince her hâlde zikretme hâline geçer, böylece gaflet yok olur. Zikir sayesinde insanın sıfatları değişir, insanda Cenab-ı Hakk’ın razı olduğu ahlak ve sıfatlar oluşur.Mesela münafıklık, nefsin kötü sıfatlarından birisidir. Vücuttaki su unsurunun özelliği ile irtibatlıdır. Suda, bulunduğu kabın şeklini ve rengini alma özelliği ve bulunduğu şartlara göre değişme sıfatı vardır. Bu sıfat, insana yansır ve iki yüzlülük meydana gelir. Ancak bu sıfat, mürşid-i kâmilin terbiye, himmet ve tasarrufu ile alçak gönüllü olmaya dönüşür. Kalpten nifak ve yalancılık gider, yerini samimiyet ve mertliğe bırakır.Ateş unsurundan kaynaklanan zulüm ve hiddet sıfatı, İslam’ın emir ve hükümleri karşısında gayrete, ince davranmaya ve rahmani taraftarlığa dönüşür.Havadan ileri gelen kibir ve üstünlük taslama sıfat, izzet, vakar ve heybete dönüşür. Toprak unsurundan kaynaklanan tembellik, uyuşukluk gibi durumlar, sabır ve efendilik sıfatına dönüşür.Letaifleri hakiki vazifelerine döndürmek gevşemeyi gidermek için onların zikir nurları ile aydınlanması, temizlenmesi ve beslenmesi gerekir. Letâif Zikrinin ÇekilişiNakşibendi yolunun büyükleri kalp virdini başarıyla tamamlayan kimseye Letaif virdi vermektedirler. Bu zikir de “Allah” ism-i şerifi ile yapılır. 23 bin ile başlar, 101 bine kadar devam eder. Bu zikrin çekiliş vaktini mürşid belirler ve seyrini kendisi takip eder.Letâif virdi, altı latife üzerinde çekilir. Bunlar sırasıyla kalp, ruh, sır, hafi, ahfa ve nefis latifeleridir. Bunların yerleri yukarıda anlatıldı.

Mürid, letâifler üzerinde aynen kalb zikrinde olduğu şekilde zikir çeker. Her latife bir kalp gibidir; zikir onun üzerinde çekilir. hedef, her bir latifenin zikre geçmesi, uyanması, olgunlaşması ve böylece bütün vücudun zikre geçmesidir. Buna zati zikir, sultanî zikir, denir. Tesbihi zikir çekilecek latifenin üzerine koyar ve kalb zikrinde olduğu gibi Allah Allah diyerek hızlıca çevirir. Kalb zikrindeki edeb ve usullere dikkat eder. Her yüz tespihten sonra dille, kendi duyacağı bir sesle ‘İlahi ente maksûdî ve rızake matlûbi” der.Çekilecek zikir miktarı altı latifeye paylaştırılır. Önce kalpten başlanarak her latifede biner biner zikir çekilir. Nefs latifesiyle bir tur tamamlanmış ve altı bin çekilmiş olur. Tekrar kalbe dönüp ikinci tura başlanır. Binlik kaç turun gerektiği baştan tespit edilir ve hepsi tamamlanır. Sonra, kurtarırsa her latifede beş yüz beş yüz zikir çekilir. Beş yüz fazla gelirse yüzer yüzer taksimat yapılır. Sonra kalan olursa, otuzüç otuzüç taksimat yapılır. Otuzüçler çekilirken yüzün tamamlandığı latifede ‘‘İlahi ente maksûdî ve rızake matlûbi” denir.Kısaca taksimat bin, beş yüz, yüz ve otuz üç sıralamasıyla yapılır. Letaif zikri çekilirken bitmeden ara verilmesi gerektiğinde mümkünse bir kere devir yapıp tek sayıda bırakmak güzel olur. Mesela yedi bin, dokuz bin, onbeş bin gibi. Ancak zor durumda herhangi bir latifede iken ara verebilir. Sonra kaldığı yerden devam eder.

NEFY U İSBAT ZİKRİ

Letâif zikrinde başarılı olan müride Nefy u isbat zikri tarif edilir. Bu zikir, zikirlerin en faziletlisi olan “lâ ilâhe illallah” zikridir. Buna Kelime-i Tevhid zikri de denir. Bunun zamanını da mürşid belirler. Bu zikrin çekiliş şeklini mürşidin kendisi veya bizzat görevlendirdiği bir kimse yapar.Bütün bu terbiye ve zikirlerle elde edilecek sonuç zâtî zikirdir. Zâtî zikir, insanın bütün vücuduna yayılan, benliğini saran, kalbini Allah aşkında toplayan zikirdir. Bu zikir hâline ulaşan kimse yürürken, otururken ve yatarken devamlı Allahu Teala’yı zikreder. Ayrıca zikir nuru onun bütün etine kemiğine yansır. O insan bu nur ile bütün eşyanın zikrini işitecek, hissedecek bir makama ulaşır.

Artık her şey ona Allah’ı hatırlatır, her varlık bir ilim sebebi olur, hikmet öğretir, ilahi sevgisini artırır. Bunların sonu müşahede ve güzel ahlaktır. Müşahede, ihsan makamı olup Allahu Teala’yı görüyor gibi O’na kulluk yapmaktır. Sadatların isimlerini ezberlemeyenlere kalp virdi verilmez. Onlara “ihlas-ı şerife”, “Salavat” ve “Sübhanellahi velhamdü lillahi velâ ilâhe illallahu vellahu ekber” tesbihi günlük ders olarak verilir. Her birinden günde 50 veya yüz defa okuması istenir. Bu zamanla artırılır. Bine, iki bine kadar çıkabilir. Ancak her gün çekilebilecek miktarı almak ve vermek esastır. Bunlar çekilirken, abdestli olarak yüzü kıbleye yönelik oturulur, 25 “estağfirullah” ile başlanır. Bitince tekrar 25 estağfirullah çekilip kalkılır. Hastalık veya başka bir özür sebebiyle kıbleye karşı oturamayan kimse, kolayına geldiği gibi oturur. Bu zikirler günün her vaktinde çekilebilir. Zikir için mekruh vakit yoktur. Zikri vücudun en dinç ve neşeli olduğu anlarda, özellikle sabah ve akşam vakitlerinde çekmek daha faziletli ve faydalıdır. Böylece gün zikirle başlamış ve zikirle kapanmış olur. Bunun yanında herkes iş durumuna ve çalışma saatlerine göre virdinin zamanını ayarlar.Bir kimse, özel kalb virdi yanında, isterse günlük olarak yukarıda bahsedilen tesbihleri de alıp çekebilir.


Kaynak: Arifler Yolunun Edebleri

37 yorum:

raivun dedi ki...

benim bildiğim vird dersi sadece vekilden alınır. İnternette yayınlamak doğrumu bunları.

Adsız dedi ki...

ALLAHUEKBER ! LA İLAHE İLLALLAH MUHAMMEDUR RASULULLAH!

Unknown dedi ki...

allah razı olsun kurban nasıl yapılacağını yayınlamayın uygun deyil

Unknown dedi ki...

allah razı olsun kurban nasıl yapılacağını yayınlamayın uygun deyil

halit dedi ki...

bu yazıyı yazandanda aracı olanlardanda Allah razı olsun

Kadir dedi ki...

Allah razı olsun kurban da burada virdin nasıl yapılacağını anlatmak iyi değil de yinede kafasında soru işareti olanlar için çok güzel birşey Allah razı olsun hakkınızı helal edin

Rasim Erdem dedi ki...

Arkadaşlar bunu yayınlamanın uygun olup olmama gibi bir durumu olmaz çnkü insan zaten bunlara ulaşmak için Aramıyormu Mürşidini

Sadece Yapamadan önce Çok ama Çok detaylı araştıracak Ondan sorna uygulamalı bunları Allah Razı olsun Sizden.

Adsız dedi ki...

arkadaşım...nemir aleminden olan letaiflerin baqşkan kalb dir demişsin oysaki kaynak gösterdiğiniz kitapta ruh diye yazar...

admin dedi ki...

http://www.menzil.net/index.php?option=com_booklibrary&task=view&id=636&catid=99&Itemid=8

buradan kopyaladım evet kitaba bende baktım kitapta dediğiniz gibi yazıyor

Adsız dedi ki...

Allah razi olsun, cok istifade ettim paylasiminizdan..Simdi kafamda daha da netlesti vird meselesi..Tesekkur ederim.

mistikalem dedi ki...

Bu yazı bir eserden alıntıdır nihayetinde. Bir de vekilden ya da hangi noktada kamil mürşitten alınacağı, üstelik intisap üzerine bunların yapılacağı bilgi olarak verilmiş. Bu virdleri yapmak isteyen zaten arayandır ve aradığını da bulacaktır inşallah.

Adsız dedi ki...

ben bugün talimatımı aldım virdime başlayacağım ama tam olarak anlaymadığım yerler olmuştu. internetten bir saattir araştıyorum. en sonunda sizi buldum. ALLAH RAZI OLSUN çok faydası oldu bana

Adsız dedi ki...

bence buradanda insanları bilgilendirmek güzel...bilmeyen çok insan bu bilgilerden nasıl istifade ediyor bir bilseniz... aklımıza takılanı açıp öğreniyoruz...bu ilimdir ve ilimde müminin kayıp malıdır...nerede bulursa alır...ALLAH RAZI OLSUN YAYINLAYANLARDAN

Adsız dedi ki...

Dinin emirlerini anlatmak icin ulema bu kadar kitap yazmis.virdin usulu seklini yayinlamak neden sakincali olsun.bu kafadan kurtlsak daimi zikre ve daimi tefekkure ulasiriz belki...amin

Unknown dedi ki...

Allah razi olsun.bence daha fazla aciklik olmali. Heryerde ustu kapali anlatimlar, sirlar. Bir mursid bulamayanlar ne olacak :( ortada Hakta var batilda aciklik olmadigindan nasil bunlari ayird edecegiz. Allah Hakla batili ayirma gucu versin cumlemize.

Mehmet Şirin dedi ki...

Aynen bende bunu araştırıyorum cevap bulamadım

Mehmet Şirin dedi ki...

Ben İzmirde oturuyorum tasavvuf eğitimi almak istiyorum ama bu eğitimi verecek biri veya bi yer bulamadım, Allah rızası için bana bu konuda yardımcı olabilecek biri varmı?

admin dedi ki...

TEL:0232 245 22 86

9092 SK. NO:1/A VATAN MAH. YEŞİLYURT – İZMİR adresinden semerkand ile alakalı bilgi alabilirsiniz

Mehmet Şirin dedi ki...

Orayı biliyorum inşallah aradığımı bulurum Allah razı olsun

Unknown dedi ki...

Virdleri çekenler halden hale giriyorlar yane her ders bir aşama bölüm ve bu blümlerde insanlar şeytanın saldırısına uğruyorlar bildiğim çok kişi bir süre sonra virdi namazı bırakıyorlar sıkıntılar basıyor herkes basiretli değilki bunun için bu aşamalrdaki vesveseler ile düşünce fırtınası hakkında bilgi yok sofi vekilden ders alıyor çek vekil demiyorki bak sofi şöyle şöyle vesveseler gelir düşünceler oluşur sofi yalnız bir kontrol edin sofileri adama koca bir dozer veriyorlar al kullan vekil ararsın yok bulursun bir şeyden haberi yok sofi şeytanın tuzağına düşer ne vird ne namaz ne tarikat hepsini terk eder olmuyormu böyle bal gibi oluyor.

Mehmet Şirin dedi ki...

Ne yapmak lazım bu konuda, bende virde başlamak istiyorum ama ilgilenen yoksa boşuna sıkıntıya girmeyelim

Mehmet Şirin dedi ki...

Bende başlamak niyetindeyim acaba burda yazılanları yapabilen ve belirli nefs mertebelerini aşan varmı acaba?

Durali dedi ki...

Kardeşler bir vekilden talimat almadan başlamak dogru degil ne demisler usulden zay eden vsulden mqhrum olur dediler

Durali dedi ki...

Durali Dinç yaz faceye oradan konusalım yapabilecegim vekillerle tanıştırabilirim belki bi hayrı olur

Durali dedi ki...

Durali Dinç yaz faceye oradan konusalım yapabilecegim vekillerle tanıştırabilirim belki bi hayrı olur

Unknown dedi ki...

zikire başlamak isteyenler hemen başlasın başlamayı düşünmeyenler hiç bir yol kat edemez arkadaşlar

Unknown dedi ki...

tasavvuf ilmi şart kesinlikle virdin ilacı budur yoksa yol kat edemeyiz arkadaşlar Tasavvuf seni alır seni sana sensiz verir

Unknown dedi ki...

Enes atagören kurbanim

Mehmet Şirin dedi ki...

Kardeşim ben facebook hesabını bulamadım link atarmısın

Unknown dedi ki...

https://www.facebook.com/enesselcuk.atagoren

Unknown dedi ki...

https://www.facebook.com/enesselcuk.atagoren bütün sofi kardeşlerim ekleyebilir

la tahzen dedi ki...

ALLAH razı olsun

tansel dedi ki...

Var kardes mahir sarica facebookum ulas bana

Unknown dedi ki...

Kardeş sen yazıyı okumamışsın.

Unknown dedi ki...

Veysel karane zikri araştır bak derim... mana aleminde Allah in senin için seçtiği evliyalar ogretmenin olabiliyor.. zikir cok basit salavat ve tevhitten oluşuyor . Herkes yapabilir... yorumları okumani tasviye ederim.

Unknown dedi ki...

Niye uygun degilmis, ayıp bi sey mi?

Adsız dedi ki...

Var o benim ben ahmeter rufai tariktindanim