Hâlis olmak, katıksız olmak, gösterişi terketmek, içini açmak gibi anlamlara gelen bu ıstılah tasavvufî ruhiyatı ifade etmek için sık kullanılan kelimelerdendir. İhlâs kelimesi Kûr'ân-ı Kerîm'de geçmezse de muhlis ve muhlas kelimeleri geçer.
Birincisi kendi irade ve gayreti ile ihlâsa kavuşan kimsedir.
İkincisi ise Allah tarafından kendisine ihlâs bahşolunan kimsedir.
İbâdet ve davranışlarımızı sadece Allah için yapmak, riya ve gösterişten uzak durma temeli üzerinde kurulu olan ihlâs, tasavvufî hayatın derin incelikleri de beraberinde bulunur.
Hâlis, temiz etmek, niyeti temizlemek, dünyâ faydalarını düşünmeden bütün işlerini, ibâdetlerini yalnız Allah için yapmak demek olan ihlâs hakkında, Mektûbât'taki bir hadîs-i şerîfte şöyle buyrulmuştur: "İbâdetlerinizi ihlâs ile yapınız! Allah, ihlâs ile yapılan işleri kabûl eder." Hilyetü'l-Evliyâ'da kaydedildiğine göre, Rasûlullah efendimiz, Muâz bin Cebel'i, Yemen'e vâli gönderirken şöyle buyurmuşlardır: "İbâdetlerini ihlâs ile yap. İhlâs ile yapılan az amel, kıyâmet günü sana yetişir."
Seyyid Emîr Külâl; "İhlâssız amel, sahte para gibidir, kabûl edilmez." demiş; Sehl-i Tüsterî'ye; "İnsanın nefsine en çok ağır gelen şey nedir?" diye sorduklarında, "İhlâstır." cevâbını vermiş; "Zîra ihlasta nefsin nasîbi yâni payı yoktur." diye bir açıklamada da bulunmuştur. İmâm-ı Rabbânî ise, ihlâs ile, uzun yılların amelinin, işinin, kısa zamanda ele geçeceğini açıklamıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder