Nakşibendi yolunun incelikleri

Ey Aziz! Evliyanın seçkinlerinden büyük pir ve mürşid Hace Muhammed Behâeddin Nakşibend ve onun değerli halifeleri (aleyhimürrahme verrıdvân) demişlerdir ki : Peygamberlerin en üstünü Muhammed Mustafa (s.a.v), evliyanın en üstünü Ebû Bekr-i Sıddık (r.a.) hazretlerine gizlice öğrettikleri, ilimlerin en üstünü olan huzur ve marifet ilmi, insanların avamından, hatta insanlardaki hafaza meleklerinden bile gizlidir. O gizli hazineye kavuşma yolunun esası ve çeşitli usulleri vardır. Bu yolun üç şartı vardır:

a) Az yemek
b) Az uyumak
c) Az konuşmak

Az yemek, az uyumaya, az uyumak az konuşmaya, az konuşmak kalb zikri ile tam teveccühe yardımcı gıdadır. Bunlardan murad, can-ü gönülden Rabbin huzurudur. O halde, yemede, uyumada, ve konuşmada, orta dereceyi gözetmek yetişir.

Nakşibendi tarikatının hakikatı de üçtür:
Hatıraları gidermeye, kalble olan zikre ve murakebeye devam etmektir. Bunlar da birbirlerine yardımcı ve kuvvetlidir. Murakebe ise, Hak Teâlâ'nın, kainatın bütün zerrelerine her zaman muttali olduğu, kalbden bir an çıkarmamaktır. Bu tarikatın sonu, işte bu huzura ermektir.

Bu yolun usulleri şu on iki kelimede bildirilmiştir:

Ney-i vücud, bezl-i mevcûd, terki sûret, azimetle amel, boş der dem, nazar ber kadem, sefer der vatan, halvet der encümen, bid'attan kaçma, sünnete uyma, daimi zikr ve tam teveccühdür.

Bu yolun şartı bir ma'nadır. kalb ve ruhda Mevlâya muhabbettir. O halde arzu derdinin bürüdüğü gönülü, büyük ni'met bilmelidir. Gece gündüz artması için çalışmak lazımdır. Zira o ezeli sevgi olup, gönül aynasında aksetmekte, parlamaktadır. onun için o gönül muhabbet ve şevk ile dolmuştur. İşte Mevl^yı isteyici olan kimse, murad olunmuş velidir. Nitekim Hak Teâla buyurur ki:

"Allah onları sever, onlar da Allah-ü Teâla'yı severler."

Bununla kendi sevgisinin, kendine olan sevgilerin aslı olduğunu bildirir.

Bu Nakşibendi yoluna bel bağlıyanlar ve bu arzu derdiyle zaman zaman ağlıyanlar, görünüşte insanlar arsında bulunup hizmet görürler. batında, ancak Hakkı bilirler ve bulurlar. Bedenlerini halka, gönüllerini hakka teslim ederler. Bu yol ile gizlice HAkka doğru giderler. Dışardan yabancı, içerden aşina olurlar. Beden ağyar, gönül yar ile, kulak sada ile gönül Huda ile, göz rakib, gönül habible, dil söz ile, el san'atta, gönül hazrette, ayak gitmekte, gönül zikretmekte, beden post ile uykuda, gönül dost ile kaim, beden rahatla mekanda, gönül seyehatle cevlanda, beden sebeplerle kavgada, gönül mutlak üns-i Mevla'da bulunur.

Onlar bu yol ile, hatıralarını mesrur ederler. her ne ederlerse gönülde örtülüdür. Muhabbetleri, sırları halka bildirilmez. İfşa olmaz. Gönülleri zevkine hiç zarar gelmez. Onlar, şöhret afetinden uzak olup Allah-ü Teâla'nın seçkin evliyası olurlar. Onlar, kalb zikri ile, zikr olunanı yakın ve çabuk bulurlar. Çünkü kalble zikir, Allah-ü Teâlaya en yakın yoldur. Her aftten korunmuş ve uzaktır. Vahdet aleminin hayret edilecek anahtarıdır. O hazretin huzur cemiyetini çekicidir. Fakr-ü fena devleti ile beka billah bulurlar. İzzet ve yükseklikle iki alemde kam alırlar.

Hiç yorum yok: